18 Ocak 2010 Pazartesi

Zorlu Kirlere Çözüm!



Temizlik malzemesi reklamlarına uyuz oluyorum.Neden mağdur kişi hep kadındır?Hadi onu geçtim ona yardım edecek bir kadın daha yok mudur?Ona yardım edecek o lanet zor kirleri çıkaracak kişi hep kaslı süper kahraman mı olacak?Ayaklanalım bence bu reklamlar yüzünden!Topunu yakmalı,yıkmalı izlememeli gerçi.Ama bununla kalmamalı, artık harekete geçmeli.Bu reklamları protesto etmeli!Zorla izlettiriyorlar bari süper kahramanımız şekilli vücutlarıyla kadınlar olsun.Kodummu oturturum diye alttan alttan versin ultimatomu.En azından temizliği güçlü olduğumuz için yaptığımızı düşünürüz(müş gibi yaparız).

Hepimiz pembeyiz,hepimiz yalanız ulan!



Her küçük kız çocuğunun hayalini süsler Barbie.Pembe hülyalarında hep o ve onun pembe hayatı vardır.Bebekleri alınsa bile kesmez onu,bebeğe elbise ister.Elbise alınır, mobilya ister.Mobilya alınır, ev ister.Ev alınır, daha büyüğünü ister.En sonunda olayı abartıp barbie olmak ister.Göz renginin bile pembe olmasını ister(kuzenimden biliyorum ki kendisi bana pembe lens sipariş etti!).İster de ister.Çocuktur anlıyorum, ben de istedim zamanında çok.(Hatta kuzenimle aynı yaşlardaydık.Sünnet olacaktı.Ben fırsattan istifade ortalığı ayağa kaldırdım 'gelinlik alın bana!' diye.)Sizce de fazla abartı değil mi bu?Yani ben artık sokaklarda gördüğüm barbie baskılı tshirtlerden,ayakkabılardan,çantalardan tiksiniyorum.Tamam ben de istedim ama bize mavi de alınırdı, yeşil de.Pokemon,transformers kalem kutuları falan vardı.Bütün küçük kızlar pembe değildi.Artık onları gördükçe tiksiniyorum pembeden.
Bir de şu çocuk şarkı yarışması var.Onun yüzünden de dövesim gelio şu çocukları.Abi böle bir şey olabilir mi?Ulan sen daha 10 yaşındasın götünde bok var daha.O hareketler ne?Küçük ibo küçük onur furyası bile küçüktü.Bunlar adeta 30yaşında.Hele bücür cadı mı fındık kurdu mu ne var.Onu bir kaşık suda boğabilirim.Hatta onun anne babasını boğmam için bir kaşık suya bile ihtiyacım yok.Ne biçim bir çocuk yetiştirme tarzı.Ayrıca o program ne o program?Bildiğimiz terör.Rtük nerde?Bu çocukları eliyorlar ediyorlar psikolojileri umurlarında değil.Ama bu işte hard core başka bir program var:Yeteknek sizsiniz.Küçücük çocukların çıkarıp daaaan diye tuşa basıyorlar,yazık...
Bu çocuklardan tiksinmemin tek sebebi;tv.Tv den tiksinmemin tek sebebi ;çocukların anneleri, babaları, yani izleyenler.İzleyenlerden tiksinmemin tek sebebi;izlettirenler.İzlettirenlerden tiksinmemin tek sebebi;evler,dolan cepler,reklamlar,para...
Anlıyorum ki bu çocuklara yazık ediyorum.Onlar da dahil hepimiz pembe bir yalanın parçasıyız...

15 Ocak 2010 Cuma

Petek le aman sabahlar olmasın(!)



Petek Dinçöz ü ne yapıcaz abi biz?Tekrar çıktı piyasaya.Tam kurtulduk evlendi derken yeniden peydah oldu.Bir de yetmez gibi her yere taşıdığı köpekleri çıktı şimdide.Israrla yanında dolaştırıyor.Alişan dan sonra Beyaz a da getirmiş.Mustafa Üstündağ ve Şafak Sezer ayar oldular.Beyaz köpeklerin ağzının ortasına vurmamak için zor tuttu kendini.Gerizekalı seyirciden ve onlarla aynı okulda olmaktan utandım bir an.Köpeğe alkış isteyen Petek e hep destek tam destek.Eller kızardı köpekleri alkışlamaktan.Mustafa Üstündağ da giydirdi bol bol takdir ettim.Beyaz neyin peşinde onu anlamadım.Neden köpekleri almış ki?İyi oldu ısırdılar bunu.Ama neyse ki işi sağlama aldı kucağa almadı köpeği.Yazık ulen bize!Yıl 2010 saat gecenin ikisi hala kanalları gezerken Petek zulmü!Sa ba ha kadar pettek!

4 Ocak 2010 Pazartesi

Bilardo! Ne illet bir şey be kardeşim!


Bundan tam 10 ay önce Taksim e gittiğim bir gece müthiş bir şey oldu.O an için çok sıkıcı gelen teklif hayatımın son 10 ayını dolduran bir etkinliğe bulaşmama sebep oldu...
Tünel 23 adlı bir kafeye gittik o gün.Sevgi adlı arkadaşım bilardo masasını görünce oynayalım diye tutturdu.Canım hiç oynamak istemese de ıstakayı elime aldım.Oynadık öylesine sarmadı da fazla.Bir gün sonra uyandım ve deli gibi bilardo oynamak istiyordum.O gün de gittik,oynadık.Ve bir gün daha.Hatta ondan sonraki 5 belki 6 gün daha.Gittiğimiz akşamlardan birinde yaşını başını almış bir bey bize Beşiktaş ta bir yer tavsiye etti: Tiyatro Cafe.Haydi yarın oraya gidelim dedik,gittik.Çok kaliteli bir yerdi.Bu olaydan bir hafta sonra ben Beşiktaş a taşındım.Taşındıktan sonraki her gece gidip burada bilardo oynadım,hatta hala oynuyorum.
İlk gittiğim zamanlarda ıstakayı tutmayı bile bilmezken şimdi ne kadar iyi olduğumu anlatamam.Yani müthiş bir oyuncu değilim ama ortalamanın çooook çok üstünde bir oyuncu olduğumu söyleyebilirim.Hele bayan olduğumu düşünürsek ohooo...
Neyse nasıl tanıştığımı geçtikten sonra geleyim konuya;bilardo nedir,nerden çıkmıştır?''Bilardonun başlangıç tarihi ile ilgili çok kesin bulgular bulunmamaktadır.Bu konudaki en eski tarih ve iddia, ünlü filazof Anacharsis'in M.Ö.400'de Yunanistan'da bilardoya benzer bir oyun gördüğünü söylemesidir. M.S. II. yüzyılda İrlanda Kralı Catkıre MORE'in öldükten sonra prinçten yapılmış 55 top ile, aynı malzemeden yapılmış masa ve ıstakalar bırakmış olduğu yazılı kayıtlarda bulunmaktadır. Ünlü İngiliz yazar Shakespare'nin, bir eserindeki Cleopatra'nın cariyesi Charmian'a 'Hadi gel bilardo oynayalım' diye hitap etmesi,bu dönemde bilardonun bilinmekte olduğu anlamını çıkarmamızı sağlar.''Görünüşe göre bilardo sandığımızdan çooook daha eski bir oyun.''Bilardoda açı hesaplamak ve hızı ayarlamak iki temel kuraldır. Bilardo kapalı bir alanda oynanır. Bilardo en başta cepli (delikli) bilardo ve cepsiz (deliksiz) bilardo olarak iki temel gruba ayrılır. Cepli bilardoya örnek olarak bilinen 8-Top (Amerikan) bilardosu ve Snooker vardır. Cepsiz bilardoysa 3-Top (3-Bant) bilardo olarak bilinir. Tabi bunların bugüne kadar ulaşamayan çeşitleri de vardır.''Aynı zamanda birçok çeşidi olan da bir oyun.
Uzun lafın kısası,tüm paramı bilardoya versem de,siz alın bir arkadaşınızı gidin bilardo öğrenin.Öğrendikçe çok daha fazla seveceksiniz.Hatta bırakamayacaksınız...